Tarihteki En Güçlü Savaşçılar – Komutanlar

İnsanoğlu dünyada var oldu çoğalınca devletler kurdu devletler topraklara sığmadı ve savaşlar başladı bu savaşlarda ise bazı Savaşçılar diğerlerinden öne çıktı. İşte üzerinden yüzlerce yıl geçmesine rağmen isimleri hala unutulmayan Tarihteki En Güçlü Savaşçılar;

1. Samuraylar

Samuraylar engebeli arazisi yüzünden Japonya’nın sadece yüzde 20’si tarıma elverişli topraklardan oluşur. Elbette Bu da Toprak mücadelelerini doğurmuş bu mücadelelerde Samuraylar gibi elit bir askeri birliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur. 800’lü yıllarda ortaya çıkan Samuray topluluğu mutlak ahlak kurallarını benimsemiş kendini efendisine ve onurlu bir yaşama adamış savaşçı gurubuydu. Çocukluktan itibaren başlayan bu eğitim ve öğretiler hayatları boyunca devam ederdi. Samuraylar dünyanın başka hiçbir kavmin de görülmeyen catana denilen muazzam bir kılıç kullanırlar bunun yanında da Tanto adını verdikleri küçük bir suikast Hançeri taşırlardı. Yüzlerce yıl bu topraklarda hüküm süren Samuraylar 1800’lü yıllarda artık bir tehdit olarak görülmeye başlandı ve imparatorluk tarafından 1876 yılında Samuray kavramı kanlı bir şekilde ortadan kaldırıldı.

2. Aztek Jaguar Savaşçıları – Tarihteki En Güçlü Savaşçılar

Tepeyolat Aztek kültüründe devasa bir Jaguar olarak tasvir edilen yeraltı ve mağaraların Tanrısı depremlerin yaratıcısı olarak bilinmektedir. Aztekler bu Tanrı’dan ve o bölgede yaşayan en yırtıcı hayvan olan Jaguar dan etkilenmiş olacak ki Jaguar Savaşçıları adı altında özel Birlikler kurmuşlardı fakat Jaguar Savaşçısı olmak için öncelikle düşman kavimlerden 4 savaşçıyı canlı olarak ele geçirmeleri ve törenler esnasında bu insanları tanrılarına kurban etmeleri gerekiyordu. Yani Jaguar savaşçılarının ilk görevi can almak değil tanrılara kurban toplamaktı. Bu yüzden düşmanını yaralamak için diğer askerlerden farklı olarak ucu volkanik camlı bir sopa kullanırlardı. Orta Amerika’daki yerel kabilelere Yüzyıllar boyunca kök söktüren Jaguar Savaşçıları aynı başarıyı zırhlı ve silahlı İspanyol işgalcilerine karşı ise gösteremedi ve 1521 yılında tarihe karıştılar.

3. Roma Lejyonları

Antik dönemin ilk profesyonel ağır zırhlı piyade birlikleri. On yedi yaşını doldurmuş sağlıklı Roma vatandaşları bu birliğe katılabilmek için başvururdu. Sonrasında ise fiziksel bir değerlendirmeden geçerdi. Boyu kısa çok zayıf ya da kilolular lejyoner olamazdı. Mükemmel bir askeri disiplinle yetiştirilen lejyonerler Savaş eğitiminin yanında aynı zamanda savunma veya kuşatma teçhizatları da yapabilmek için Mühendislik eğitimi de görürlerdi. Tüm bu yetenekler devasa Roma kalkanları ve kullandıkları Kılıç olan Gladyusla buluşunca ortaya dönemin ilk düzenli ordusu çıkmıştı. Armaları olan Kartal’a ve imparatorluğa da büyük Sadakat duyarak Yüzyıllar boyunca girdikleri çoğu savaştan Galip ayrılmışlardır.

4. Apaçi Savaşçıları

Apaçiler bölgeye Avrupalılar gelmeden önce de kıtada tanınan ve korku duyulan Savaşçı bir topluluktur. Fakat onların adını ölümsüz kılan kendi deyimleriyle beyaz adamlara karşı verdikleri mücadeleler oldu. Onlar tüm yerel Amerika halkları arasında istilacılara karşı en büyük direnişi gösteren ve en çok korkulan Kızılderili kavmiydi. Diğerlerinin aksine hiçbir zaman savunma yapmamışlar sürekli İstilacı kamplarına baskınlar yaparak ele geçirdikleri atları ve ateşli silahları istilacılara karşı kullanmışlardır. Yüzyıllar boyunca önce İspanyol kökenli Meksikalılara karşı direnen apaçiler diğer Avrupalıların da kıtaya gelmesiyle tarihteki sonlarına yaklaşmışlardı. Son şefleri Cerenimoysa efsanevi direnişinin ardından 1909 yılında hayatını kaybetti .

5. Akıncılar – Tarihteki En Güçlü Savaşçılar

Osmanlı ordusunun bu Seçkin askeri gücü Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 16’ncı yüzyılın sonlarına kadar Rumeli ve Avrupa’daki fetihlerde çok büyük rol oynamış, bir Uç Beyliği’nin kısa sürede devlet sonrasında bir imparatorluk haline gelmesinde büyük katkıları olmuştur. İlk zamanlar Akıncı beylerinin çoğu Osman Gazi’nin yoldaşları olan kumandanların çocuklarıydı. Çok güvenilen akıncı beyleri büyük yetkilere sahiptir ve emirleri doğrudan doğruya padişahtan alırdı. Akıncı olabilmenin en önemli şartı ise Türk olmaktı. Akıncılar içerisinde fedailer dal kılıçlar serdengeçtiler Deliler azaplar gönüllüler gibi gruplar vardı. Kurt sırtlan Pars gibi vahşi hayvan derilerinden yapılmış hafif zırhlar giyen Akıncılar görünüşleriyle de düşman ordusunda korku ve panik yaratırdı. Düşman topraklarında Osmanlı ordusunun 4-5 günlük mesafe ile önünden ilerleyerek orduya hem yol açarlar hem de vur kaç taktikleriyle düşmanı yıpratırlardı. Hedefleri Kızılelma olan bu askeri sınıf ölüm korkusu nedir bilmez “yazılan gelir başa” derlerdi. Bu nedenle gözlerini hiç bir şeyden sakınmaz her yerde şehadet, ararlardı.

6. Ortaçağ Şövalyeleri

Ortaçağ Avrupa’sının Seçkin atla askerleri. Aslında bilinenin aksine her atlı ve zırhlı asker Şövalye değildi. Şövalye olacak çocuk yedi yaşındayken seçilir, babasının yanında ayakçı olarak çalışmaya başlardı. On iki yaşına geldiğinde ise şövalyesi olacağı Efendisi’nin evine taşınır ve burada ağır Savaş eğitimlerine başlardı. Erişkinliğe ulaştıktan sonra ise bir şövalyenin yanına verilir ve onun yardımcısı olurdu. Daha sonrasında ise törenle Şövalye ilan edilirdi. Bu yıllar süren eğitimler kalın zırhlarla uzun ve ağır kılıçlarla buluşunca yıkıcı bir güç ortaya çıkardı. Şövalyeler Avrupa ülkeleri arasında yapılan savaşlarda her ne kadar başarılı bir performans sergileseler de Haçlı Seferleri gibi sebeplerle Avrupa’dan dışarı çıktıklarında ise Hüsran yaratmışlardır.

7. Maori Savaşçıları

Bu En Yeni Zelanda’nın yerel halkı. Onları diğer tüm bu savaşlardan farklı kılan şey ise kültürleri. Vücutlarına çizdikleri ilginç dövmeleri ve düşmanlarını korkutmak için savaşlardan önce yaptıkları tehditkâr haka danslarıyla tarihe geçmeyi başardılar. İlkel silahlarla savaşmalarına rağmen iri cüsseliydiler. 1800lü yıllara kadar Adada egemen güç olarak kalmayı başardılar. 1800’ler den sonra adaya İngilizlerin ayak basmasıyla Maoriler ve beyaz adamlar arasında büyük savaşlar meydana geldi. Ateşli silahlar karşısında diğer yerli kabileler yok olmaya yüz tutarken Maoriler direnerek günümüze kadar ulaşmayı başardılar.

8. Spartalılar

M.Ö Dokuzuncu yüzyılda kurulan Sparta uygarlığının hiçbir zaman güçlü surları olmadı. Çünkü onların surları Sparta savaşçılarının kalkanlarıydı. Sparta’da yöneticilerin erkek çocukları hariç her çocuk 7 yaşında agoge denilen eğitime zorunlu olarak alınırdı. Bu eğitimi bitirmesi hayli zordu. Savaş teknikleri acıya ve açlığa dayanıklılık gibi ilkelere dayanır ve 21 yaşında bu eğitimi bitiren gençler Sparta ordusunun bir Ferdi olarak kabul edilirdi. Kırmızı pelerinleri ayırt edici miğferleri kullandıkları hoplon adındaki yuvarlak kalkanlarıyla Spartalılar tüm Yunanistan’daki en Elit Savaş gücünü oluştururlardı.

9. Yeniçeriler – Tarihteki En Güçlü Savaşçılar

Osmanlı Devleti’nde 1363 tarihinde kurulan ve birçok Savaş kazanan bu askeri birlik aynı zamanda çağının en etkili askeri gücü olarak kabul edilmiştir. Yeniçeri Hıristiyan çocuklarından devşirme yöntemi ile yetiştirilen askerdir. Sünnet edilip kendilerine bir Müslüman adı verilen ve Acemi olanı denilen bu çocuklar Türkçe öğreniyor İslam dinine Türk örf ve adetlerine göre yetiştiriyorlardı. Sonra Acemi oğlanlarının kışlaların da askeri terbiyeleri başlıyordu. Sıkı bir askeri eğitimden geçirilen yeniçeriler daima kışlaların da yaşardı kırmızı renkte giymelerinin nedeni ise eğer yaralanıp kan dökülürse bunu düşmanın anlamaması içindi. Kendilerine Has kıvrımlı bir kılıç kuşanan bu askerler ok atma konusunda da son derece maharetliydi. Daha sonraki dönemlerde ateşli silahların bulunmasıyla tüfek kullanmaya başlamışlardır. Bu Birlik savaşa önden katılmaz daha çok son vurucu darbeyi yapmak için bekletilirdi. Padişahı Sarayı ve uç bölgeleri gibi devletin kilit noktalarını korudukları için çok itibar görmüşlerdir. Ta ki Ocak düzeni bozulunca ya kadar…

10. Vikingler

Avrupa kıtasına yaptıkları akınlar sayesinde isimleri bugüne kadar unutulmadı. Avrupalı tarihçiler tarafından kötü bir imajları olsa da aslında son derece Uygar bir medeniyettiler. Genetik yapıları gereği devasa bir düzeye sahip olan bu İskandinav yerlileri uzun saç ve sakalları Ayrıca o dönemlerde Savaş meydanlarında görmeye alışık olmadığımız devasa baltalarıyla yüzlerce yıl tüm Avrupa’nın korkulu rüyası oldular onları başarılı kılan herhangi bir savaş düzeni veya kural yoktu. Onların Sırrı korkusuzluğu ve saf kas gücünden kaynaklanan yetenekleriydi.